7-8 Temmuz 2017’de Hamburg’da G20 Zirvesi gerçekleştirilecek. 6.000 delegasyon üyesinin eşlik edeceği, 3.000 gazetecinin etrafında uçuşacağı ve sürekli fotoğrafını çekeceği, ve tabi ki 10.000 kişilik bir polis ve istihbarat ordusunun etrafını sarıp koruyacağı dünyanın en zengin ve güçlü 19 devletinin hükümet başkanları. Bunların hepsi Hamburg’un ortasında olacak: fuar alanlarında, belediye binasında, Elbphilharmonie’de. Geniş kapsamlı ve çok kademeli yol kapatmaları, kimlik kontrolleri, boşaltılmış konutlar – en çok Karoviertel’de ve civarındaki semtlerde yaşayan insanlar mağdur olacak. Özellikle de kökenlerinden, oturum statülerinden, güvencesiz sosyal durumlarından veya nasıl olsa herhangi başka bir sebepten dolayı sıkça kontrollere ve tacizlere maruz kalan insanlar.
Semt sakinlerinin bu güç gösterisi karşısında boyun eğmesi ve hayat dolu bir şehrin ölü bir kulise çevrilmesi isteniyor. Sahnelenmek istenen aslında küresel kapitalizmin siyasi elitlerinin her şeyi kontrolleri altında tuttuğu yanılgısıdır, yani insanlara güvenlik, huzur, geçim ve gerçek bir gelecek tahayyülü sağlayabilecek yetkinlikte oldukları yanılgısı. Ama tam da tersi gözlerimizin önünde cereyan etmekte: Hükmünü süren dünya düzeni vahşi sosyal eşitsizlik, sistemik cinsiyetçilik ve ırkçılık, ökolojik yıkım ve yayılan savaşlarla her gün giderek tırmanan dünya çapında bir düzensizlik. Milyonlarca insan iltica yollarında, milyarlarcası sırf hayatta kalmak için mücadele etmekte ve Almanya da dahil tüm dünyada giderek daha fazla insan sosyal güvencesizleştirmeden muzdarip. Buna karşılık küçük bir küresel üst sınıf durmadan daha da zenginleşmekte.
İşte bu dünya düzensizliğinin siyasi temsilcileri Hamburg’a gelmek istiyorlar: Türkiye’den Erdoğan, Rusya’dan Putin, Brezilya’dan darbeci Temer, ve eğer şansımız yaver gitmezse bir de Donald Trump. Çin veya Hindistan hükümetlerinin yöneticileri için de söyleyecek güzel bir şey bulmak mümkün değil. Peki ya Batı Avrupa’nın o çok demokrat hükümetleri? İşte bunlardır duvarlar ve çitler ören, ve göç yollarındaki insanların boğulmalarına soğukkanlılıkla müsaade eden. Biz onlara Hamburg’da istenmediklerini göstereceğiz!
Birçok siyasi grupta ve spektrumda G20 Zirvesi’ne karşı gerekli protestoların ve eylemlerin nasıl organize edilebileceğine dair düşünceler şimdiden oluşmaya başladı. Bununla birlikte oldukça farklı başlangıç noktaları bulunmakta: Bazılarının önceliği Şehir Hakkı, bazılarının ki iklim politikası ve bazılarının ki iltica ve göç ya da bir bütün olarak kapitalizm. Bir Karşı Zirve, büyük bir yürüyüş ve toplantı yerinin etrafında veya şehrin her yerinde gerçekleştirilebilecek itaatsizlik eylemleri gibi fikirler tartışılmakta.
Ama G20 Zirvesi’ne eleştirinin tam sebebi ne olursa olsun, hangi eylem ve ifade şekilleri tercih edilirse edilsin, sadece birbirine karşı yöneltilmediği ve birbirini tamamladığı sürece eylemler bir başarı elde edebilir, ve sadece o zaman başka, dayanışma içinde ve adil bir dünyanın mümkün olduğu gözler önüne serilebilir. Bunun gerçekleşmesi için zirveye karşı gruplar arasında her şeyden evvel uzlaşmaya ve bol iletişime gerek var.
Farklı fikirlerin birbirini nasıl tamamlayabileceğine dair iletişim, ortak planlamalar ve kararlaştırmaların gerçekleşmesi için gerekli ortamı hazırlamak istiyoruz. Bunun için düzenlediğimiz Eylem Konferansına solcu ve özgürlükçü bir zirve protestosunda yer almak isteyen tüm aktivistleri ve ilgilileri davet ediyoruz. (Tüm sağcı, ırkçı veya antisemit görüşlere karşı kırmızı bir çizgi çizdiğimiz zaten tartışmasız ve aşikardır.)
3-4 Aralık’ta topluca Hamburg’a gelip fikirlerinizi ve sorularınızı dile getirin, çünkü Temmuz 2017’de tüm dünyanın göreceği fotoğraflar zirvenin stratejistlerinin dilediklerinden çok daha farklı olacak.
Konferansa çağrı yapanlar:
- Gegenstrom/Ende Gelände Hamburg
- Gruppe für den organisierten Widerspruch (Grow), Hamburg
- Interventionistische Linke Hamburg
- JXK Hamburg - Studierende Frauen aus Kurdistan
- Netzwerk „Recht auf Stadt“ Hamburg
- PRP-Projekt Revolutionäre Perspektive Hamburg
- YXK Hamburg – Verband der Studierenden aus Kurdistan
- "Recht auf Stadt - never mind the papers!"